HABERLER
Dini Haber
Bilimsel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bilimsel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

ARAŞTIRMACILAR 100 MİLYON YILLIK BEBEK YILAN FOSİLİ BULDULAR

Bilim adamları mükemmel bir keşfe rastladılar.
Çin Akademisi'nden bilim adamları Güneydoğu Asya'daki şuan Myanmar olarak bilinen ormanda kehribar rengi bir arkeolojik parçanın içinde kalmış yılanın kalıntılarına rastladılar. Bu şimdiye kadar keşfedilmiş en eski bebek yılan olduğu için arkeoloji ve bilim açısından inanılmaz bir keşif.

Üst Kretase döneminde yaşamış olan yeni türler Xiaophis myanmarensis'in bilimsel ismini aldılar.

Yaklaşık 5 santimetre uzunluğundaki fosilin kafatasını yitirdiği görüldü. Bu yüzden bilim adamlarından oluşan ekip kemiklerin büyüklüğünü, şeklini ve yönünü incelemek için mikroskoplar ve x-ışını taramalarını kullandılar.

Daha sonra araştırmacılar yeni fosilin kemik yapısını, evrimsel kayıtlarda nereye uyduğunu görmek için araştırma yaptılar ve onu mevcut bir yılan fosilinin veri tabanına benzettiler.
Bilim, Arkeolojik buluntular, Bilimsel, 100 milyon yıllık yılan sofili,Yılan fosili,100 milyon yıllık bebek yılan fosili,Dinozorlar çağında sürüngen,Bebek yılan fosili,A
Bu buluş yılanların düşünüldüğünden çok daha önce sualtı ve kıyı bölgelerinden ormanlık ortamlara taşınmış olabileceğini ve yılanların spinal kemiklerini geliştirdiği mekanizmanın milyonlarca yıl içinde çok az değiştiğini ortaya koydu ve araştırmacılar bu bilimsel gelişmeleri raporladı.

Uzmanlar boyutu gerçekten küçük olan bu yılanın bir insan eline sığabileceğini söylüyor. Keşfe katılan uzmanlar sürüngenlerin dünyayı dinozorlarla paylaştığı dönemden bu yana yılanın evrimi hakkında bir fikir verdiğini söylüyorlar.

Bilimsel Gelişmeler dergisinde yayınlanan bir rapora göre, bilim adamlarının uyguladığı X-ışını çalışmaları sonucunda eski kıtasal blog olan Gondwana ile diğer Kretase türleri arasında önemli benzerlikler saptandı.

Bilim, Arkeolojik buluntular, Bilimsel, 100 milyon yıllık yılan sofili,Yılan fosili,100 milyon yıllık bebek yılan fosili,Dinozorlar çağında sürüngen,Bebek yılan fosili,A
Bu keşif sayesinde araştırmacılar yılan omurgasının milyonlarca yıl önce nasıl geliştiğini, özellikle omuriliği birleştiren eklemlerin ve zamanla omuriliğe dönüşen tüpün kapanışının oluşumunu inceleyebilecekler.

Bu kehribar tortuları yapıları gereği fosilleri milyonlarca yıl boyunca mükemmel durumda koruma yetenekleri ile tanınırlar. Bulunan bu kehribar parçalarından birinde bir parça yılan derisi, diğerinde ise bir bebek yılanının iskeleti, 97 omur ve kaburga bulunmaktadır.

AHTAPOTLARIN KÖKENİ DÜNYA MI?

A, Ahtapotlar başka gezegenden mi geldi?, Ahtapotlar dünyalı mı?, Ahtapotlar uzaydan mı geldiler?, Ahtapotlar uzaylı mı?, Ahtapotların kökeni, Bilimsel, Evrim ve ahtapotlar, Evrim,
BİLİMSEL BİR TEORİ: "Ahtapotlar donmuş kütlelerin koruduğu yumurtalar ile derin sulara gömülerek çoğalan, dünya dışından gelmiş canlılardır."

"Yüzlerce yıl önce buzlu kütlelere karışan mürekkep balığı veya ahtapot yumurtaları, ahtapotların 270 milyon yıl önce dünyada aniden ortaya çıkması hakkında ayrıcalıklı bir kozmik açıklama olabilir…"

Yeni, radikal bir teori hem ilginç hem de tartışmalı iddialara yol açtı. Bunun yanı sıra, yeni bir araştırmaya katılan 33 bilim adamı, ahtapotların (octopi'ler değil), milyonlarca yıl önce kuyrukluyıldızlar ve asteroitler üzerinde gezegenimize nasıl geldiklerini gösteriyor.

Rapor, yaşamın sadece dünya gezegeninde değil, kozmosun başka yerlerindende de olduğunu ve bu canlıların milyonlarca yıl önce gezegenimize taşındığını savunuyor.

Bu şaşırtıcı iddialar, biyofizik ve moleküler biyoloji alanındaki prestij sahibi 30'dan fazla bilim insanı tarafından “Kambriyen patlaması dünyasal mı yoksa kozmik mi?” başlıklı bir rapor ile yapıldı.

Bilim adamlarının raporu, Kambriyen devrinde (Kambriyen patlaması) hayatın ani bir şekilde artmasıyla ilgili kaynağın yıldızların kökenleri olduğunu ve daha doğrusu organik molekülleri taşıyan asteroitlerin dünya'yı bombalaması sayesinde açıklayabildiğini göstermektedir.

Bilim adamlarının raporlarına göre evrenimizin tek bir biyosfer olarak işlediğini ve hayatın kökeninin dünya üzerinde bulunamayacağını iddia ediyor. Bu teoriye göre "galaksideki yaşanabilir gezegenlerin bütünü, birbirine bağlı tek bir biyosfer oluşturur."

Bu teorinin doğruluğu kanıtlanırsa, tüm evren boyunca yaşamın yayıldığını öne sürdüğü için çok büyük etkileri olacaktır. Dahası, bu "yabancı, dünya dışı" yaşam, ilk organizmaların dünyada ortaya çıkmasından çok önce ortaya çıkmış olabilir.

Bununla birlikte, uzmanlar 2 ihtimal üzerinde duruyorlar:
1) Ahtapotlar 270 milyon yıl önce hızla evrildiler.
2) Ahtapotların kökeni Kambriyen patlaması ve yıldızların taşıdıkları ile kaynaklı.

Uzmanlar: "Ahtapotun genomu, Homosapiens'te mevcut olandan 33,000 daha fazla protein kodlayan gen ile şaşırtıcı bir karmaşıklık seviyesi gösterir. Büyük beyin ve karmaşık sinir sistemi, kamera benzeri gözler, esnek bedenler, renk ve şekil değiştirme yeteneği ile anlık kamuflaj, evrimsel sahnede aniden ortaya çıkan çarpıcı özelliklerden sadece birkaçı" diyorlar.

“Konsensus atalarından Nautilus'tan ortak Mürekkep Balığından Kalamara ortak olan dönüştürücü genler, önceden var olan herhangi bir yaşam biçiminde bulunamazlar. Bu durumda, uzak bir gelecekten ödünç alınmış gibi görünüyor. Daha sonra, karasal evrim açısından çok uzak bir “gelecek” ten ya da büyük ölçüde kozmostan daha gerçekçi bir şekilde ödünç alındıklarını öne sürmek mantıklıdır. "Bizim görüşümüze göre, akla yatkın bir açıklama, yeni genlerin dünyaya dünya dışından geldiği yani ithal olduğudur. Bunlar zaten uyumlu bir grup işleyen genlerdirler (kriyoprezerved ve matrix korumalı döllenmiş Ahtapot yumurtaları).

"Bu yüzden mürekkep balığı veya ahtapot yumurtalarının birkaç yüz milyon yıl önce buzlu kapsüllerle dünyaya ulaşma olasılığı, ahtapot'un 270 milyon yıl önce dünyada "aniden" ortaya çıkma olasılığı yanında göz ardı edilmemelidir, bu daha düşük bir olasılık gibi görünmektedir."

İlginçtir ki, kafadanbacaklılar dünyadaki en yüksek beyin-vücut tayinine sahiptirler bu yüzden omurgasızların en akıllısı olarak kabul edilirler. Uzmanlar, bu canlıların gözlemsel öğrenim becerilerine sahip olduklarını ve bunun onları çeşitli şekillerde benzersiz kıldığını iddia ediyorlar.

Bu yaratıklar hakkında yazılar yazan Peter Godfrey-Smith, "Diğer Zihinler: Ahtapot, Deniz ve Bilincin Derin Kökeni" adlı kitabında şöyle demiştir:
"Duyusal varlıklar olarak eğer kafadanbacaklılarla iletişim kurabilirsek, bunu akrabalıktan dolayı değil, paylaşılan ortak tarihten dolayı da değil, evrim onların üzerini iki kez üst üste örttüğü için olmalıdır. Muhtemelen zeki bir dünya dışı canlıyla iletişim kurabilmeye dair geleceğimiz en yakın nokta budur."

Bilindiği üzere bazı bilim adamları tarafından homosapienlerin de dış gezegenden gelen farklı canlılar tarafından gerçekleştirilen müdahaleler sonucu oluştuğu tezi savunuluyordu. Konuyla ilişkili olarak aşağıdaki makaleleri okuyabilirsiniz:

Kaynak: Cause of Cambrian Explosion – Terrestrial or Cosmic?

Yazan & Çeviren & Derleyen: A.Kara

DARWİN'İN EVRİM TEORİSİ NEDİR?

Darwing,Darwin'in Evrim Teorisi,Evrim nedir?,Evrim teorisi nedir?,Doğal seçilim, Evrim gerçeği, Genetik miras,Canlı varyasyonu,Üreme eğilimi,Evrim ve canlılar,A
Darwin, Galileo'dan itibaren bir çok bilim adamından daha fazla itiabar görmüş ve övgü almıştır. İnsanlara ve bilim dünyasına ilk önce evrim olgusunu gösterdi. Yeryüzündeki tüm yaşamın, sıcak bir havuzda bazı atalara ait maddelere kadar dayanabilen başka biçimlerden evrimleştiğine dair ikna edici kanıtlar topladı. Darwin, insanlığı bu evrimden hariç tutmamış, insanları “tüylü, kuyruklu dört ayaklılar” ve “muhtemelen ağaçlarda yaşayan” olarak tanımlamıştır. Bu ifade ile Darwin'in akranlarından farklı olarak insanları dünyadaki yaşamın merkezinden çıkardı ve kozmik düzende yeni bir yer verdiği için bir şok etkisi yarattı.

Darwing,Darwin'in Evrim Teorisi,Evrim nedir?,Evrim teorisi nedir?,Doğal seçilim, Evrim gerçeği, Genetik miras,Canlı varyasyonu,Üreme eğilimi,Evrim ve canlılar,A
İkincisi, Darwin evrimin, bitkilerin ve hayvanların üreme başarısı, yani her bireyin ürettiği yavru sayısı gibi farklılıklar aracılığıyla çalıştığı mekanizmayı keşfetti.
Sonuçlarını üç gerçekle destekledi:
  1. Üstsel büyüme - Tüm canlıların sayı olarak hızla artma eğilimi,
  2. Varyasyon - Her bir popülasyonda bir bireyden diğerine küçük bir varyasyon ve miras kalması,
  3. Genetik Miras - Tüm canlıların ebeveynlerinin özelliklerini miras alması.
Darwin, bu üç gözlem üzerine inşa edilen evrim teorisini oluşturdu ve bu da bir nüfusun kaynaklarını sınırlayana kadar gelişeceğini söylüyor. Bunun sonucu olarak varoluş mücadelesinde çevrenin olumsuz kuvvetlerinin üstesinden gelmelerine yardımcı olan özelliklere sahip bireylerin hayatta kalma ve çocuk sahibi olma olasılıkları daha yüksektir. En azından bazı yavrular bu yeni özellikleri miras alacak ve onları gelecek nesillere taşıyacaklardır. Daha az elverişli özelliklere sahip olan yavrular, yavaş yavaş azalacak ve birçok nesil boyunca bu süreç, bazı canlıların yavaş yavaş türlerini değiştirmesine sebep olacak fakat bazı özellikleri korumaya devam edeceklerdir.

Yazan & Çeviren: A.Kara