HABERLER
Dini Haber

15 YIL TANRI VE ATEİZM | 14

Yazan: Zübeyde Savaş
15 yıl tanrı ve ateizm 14, din, Farklı tanrılar, Gerçek hayat hikayesi, Küçük çocuklara tanrı masalları, Tanrılar nasıl oluştu?, Zübeyde SAVAŞ,

15 YIL TANRI VE ATEİZM | 14

Ramadan:
- Neden sence.
Arda:
- Tanrı ruhanidir, tanrı gezegenleri uzayı sonsuzluğu yaratandır.
Ramadan:
- Evreni yaratan varsa bu çözülmeli, bir yıldırımın ne kadar elektirik yüklü olduğu hesaplanıyorsa, din adamları buna izin vermeli, neden tanrının araştırılmasına izin veremiyorlar?
Arda:
- Buna verecek bir cevabım olamaz, gelecek zaman içinde yaşanır bence zor olsa da.
Abdül, gülerek:
- Zamanda yolculuk yaptığımızda doğru bilinenler yanlış olduğu anlaşılır.
Ramadan:
- Bunun için uzayda mesafe ışık hızıdır, insan oğlu ışık hızını kullanması için ışığın içinde yol alması gerekir bu ışığın içinde yol alınması demek zaman kavramı keşvedilir geçmişe gitmenin yolunu açar, tehlikeli olansa geçmişe giden kişi bir canlıya zarar verdiğinde günümüzde olan ülkelerin yok olması demektir bu çok tehlikeli. Geçmişe giden kişi dağda, ormanda bir yerde birisini durdurup konuşsa, konuştuğu kişiyi beş dakika bile durdurduğunda, o kişi evine veya bir yere bile beş dakika yüzünden geciktiğinde dünya değişir, o kişi belki bir hayat kurtaracaktı, bir hastaya yardımcı olacak, belki evleneceği kızla tanışacaktı bir sürü olasılıklar eklenebilir bunun sonuçları günümüzü etkiler. Işık kesişmesi, her anı ters olmalı yer çekimi hesaplanmalı ya da bulunan çekim kuvveti alanı, bunun için çalışıyorum dokuz yıla ihtiyacım var, fizik yeni bir enerji kaynağı bulduğunda durdurulamaz bir bilim yağmuru gelecek insanlar yeşermeye başlıyacaktır.

İçeride olanlar ya Ramadan çok içti ya da çok bilgili diye düşünür, Abdül ve Barış ilk defa Ramadan’nın bu kadar heyecanla bilimden bahsettiğini duymuş ve şaşırmışlardır, bilime bu kadar meraklı olduğunu ilk kez öğrenmişlerdir, dostlarına gururla bakıyorlardı.
Barış:
- Neden olmasın ki.
Ramadan:
- Bu, şu an için teoridir. Bilim adamları tanrıyı bir şekilde araştırılmasına izin verilmeli bu gelecekte yaşanacaklar için önemli olacaktır.
Arda:
- Bu aslında gerekli de olabilir, daha öncede bilim adamı insanlarda ruh var mı diye araştırma yapmıştı bildiğim.
Ramadan:
- Sonuca ulaşmak üzereyken durdurulmuştu çalışmaları, din adamları yüzünden.
Arda:
- Evet, sen bugün elinde imkanlar, yetkiler olan bir bilim adamı olsan ilk tanrıyımı araştırırdın.
Ramadan:
Kesinlikle hayır.
Arda:
Neden ?
Ramadan:
- Daha önemli olanlara ulaşmaya çalışırdım.
Arda:
- Önemli olan ne ?
Ramadan:
- İnsanların son otuz yıl içinde ne kadar çoğaldığına bakın, yeni dünyalar bulur ve yeni yaşamlar başlatmak isterdim. Bu bir şekilde zaten olacak, doğa ana çok cömert ve çok acımasızdır, insanlar doğa anadan hep alır, doğa ana çok öfkeleneceği zaman gelecektir, insanların çaresiz kaldığında gidebileceği bir yer olması daha mantıklı umutsuz kalmamış olunur, dünyadan kaçmamız gerekse yapılan uzay gemisine sizce kimler alınır? Kura çekilir mi? Belki on kişilik yer için çekilir, dünya da kalan kim olur?
Arda:
- Çok zenginler hariç, herkes geri de kalır haklısın.
Ramadan:
- Hani tanrı cömerti herkese karşı ne oldu tanrı eşitliği, yüce adalet nerde kaldı, erkese eşitlik varsa tanrı adaleti anlamı ne ? Bu adalet değil, olamaz, tanrı bütün canlıları ve evreni yarattıysa, her şeyin sorumlusu adaleti sağlayan olmalı, dünya üzerinde bir tanrı eşitliğini bulamadım çok açık ki tanrı insanların yarattığı bir masal.
Arda:
- Doğru, fakat herkesin aynı olması yaşamı etkiler.
Ramadan:
- Evet, sözlerimi tanrı adaleti, tanrı eşitliği var mı diye düşün.
Arda:
- Doğru, bunun açıklaması olmalı.
Ramadan:
- Bir çok sorumu cevaplarken tanrı kitaplarını kullandım bir de tanrıyı ben anlatayım. Şimdi sadece söylediklerimi düşünün, tanrı ilk insanları yeryüzüne gönderdiyse o insanların konuştukları bir dili olurdu, onlardan çoğalan insanların da aynı dili konuşması ve günümüze bu dilin gelmesi gerekirdi, gelişen topluluklar o dili geliştirebilirdi. Dünya üzerinde yüzlerce topluluk, biraz daha geriye gidersek tarihte binlerce topluluğu görmek mümkün olur, bu topluluklar kendi dillerini yaratmışlardır. Tanrı kitaplarında bunun açıklamasını yapamazken sadece geçmişte olmuş olaylara yer vermiş ve tutarsızlıklarda açıkça görülür. Geşmişte yaşanmış bir olayı tanrıyı yaratanlar tanrıya bağlamış, neden gelecekle ilgili bir şeyi tanrıya bağlayamamışlar? Maya tabletlerinde bile bir araçla uçan insan çizimleri var, bilim tek tanrılı dinlerde nerde? Örneğin; yeni kurulan bir ülkenin anayasa kitabını yazan insanda kutsal mı sayılır, bunlar aynı bakıştır.
Arda:
- Bu konuda hiçbir bilgiye ulaşmadım ve öğrenemedim.
Ramadan :
- Bu konu hakkında din adamları konuşmaktan kaçınıyor, tanrı bilim adına ne geçmişte ne de gelecekle ilgili bilimsel olarak yazmamış.
Arda:
- Evet, benim de bir sorum var, anlamak istiyorum sizler öğrendiğim kadarıyla tanrıya inanmıyorsunuz, öfke ve kininiz kime ?
Abdül:
- Bizler bunu kullanmak istesek çok kötü amaçlı zengin insanlar oluruz bu bizlerin yaşam düşüncemize aykırı.
Ramadan:
- Para çok tatlı ve heyacan verici bundan ayrılmak çok zordur, yıllardır bizlerin yaptıkları hariç hiç mücize duymadık nerde tanrıya inananlar, sen duydunmu yaşadığın yıllar içinde ?
Arda:
- Hayır duymadım.
Ramadan:
- Var olmayana nasıl kızabilirsiniz, öfkemiz ve kinimiz, yoksullara bir ekmek için yaşamaya çalışanlara olmayan ümidi satanlar, boş ümit vermektense bilimin öğretilmesi, yoksulun ekmeğinin alınmaması, bizler bunlara kızıyoruz.
Barış:
- Yer yüzünde yaşayan her insan birbirinin omuzuna dokunsa dünyanın bir ucunda olan insanın omuzuna dokunmuş olursunuz bu sayede.
Arda:
- Sizleri tanıdıkça daha da çok keyif alıyorum, çok üzgünüm çektiğiniz yıllar için, bu yılları telafi etmek mümkün değil çekilen acıları sizler anlatırken kalbinizin parçalandığını görmemek mümkün değil, çok üzgünüm, sizleri anlıyorum desem de yalan olur, ben bu acıları bir saatini dahi yaşamadım.
Ramadan:
- Yaşamın içerisinde sen ve hiç bir canlının bu acıları çileyi çekmesini istemem.
Arda:
- Teşekkür ederim, Ramadan merak ettiğim tek bir şey kaldı, neden Barış’la tanrı hakkında konuşdun.
Ramadan:
- Barış yıllarca tanrı inancını hiç sorgulamadan tanrıya inandı. Belki ben konuşmasaydım tanrıya olan inancı yıllarca sürecekti , fakat on beş yıl içerisinde bu uzun yıllar tanrı ona bir ışık bile göstermedi, göstermiyecekti zaten, en güzel gençlik yılları insanlarla kaynaşarak sohbetlerle, anılarla, koşarak, oynayarak geçmesi gereken o gençliği bitirmişti. Barış’a bu gün sorsak on beş yıl içerisinde tanrıyla ilgili kaç anın var desek.
Barış hemen:
- Sadece ibadet ettiğim yıllar içerisinde diz kapaklarımda nasır oluştu, gitmesi uzun zaman aldı.
Ramadan:
- Barış’la ilk tanışma sebebim aslında tanrının gönderdiği bir insan mı, yoksa insanlığını bulmuş kendiyle bütünleşmiş birimiydi. Barış’ı tanımak için koyunların sütünü ve yününü almaya başlayarak daha fazla tanıma imkanım oldu, dost olduk yıllar geçdikçe kendiyle bütünleşmiş bir insan olduğunu anladım, içimi dostuma bir türlü açamıyorum o da çaresizliğini tanrıda aramaya devam etti, anlatmak için Barış’a inandığı dini kurumlardan yardım istemesini söyledim. Ben sonucun ne olacağını zaten biliyordum bunu Barış’a anlatmam doğru olmazdı kendisinin anlamasını istiyordum. Din kurumlarından yardım alamadıkça ne yazık ki tanrıya olan inancı daha da arttı ibadetlerini fazlalaştırarak tanrıdan yardım geleceğini bekledi bu hiç bir zaman olamyacaktı.

Arda sözünü keserek:
- Bu yıllarda sen neden gizlice yardım etmedin ?
Ramadan:
- Barış benim dostumdu bir gün bir şekilde ona yardım ettiğimi anlatmam gerekirdi o zaman Barış’ın yüzüne nasıl bakardım. Barış bana ne derdi. Bu sefer Barış’ın boşa geçirdiği yılların sorumlusu ben olurdum ve dostluğumuz sarsılırdı yaşadığı hayat içinde tanrı inancı artacaktı bu şekilde kendini bulan bir insanı yok olmasına razı olamazdım, Barış’ın koyun sürüsü çok fazla süt veriyordu benim verdiğim süt parasıyla evinin çatısını dört, beş kez yapardı Barış’sa insanlara yardım etmeye devam etti, tanrının yardım edeceğine tüm kalbiyle inanıyordu, bunun olmayacağını bildiğim için Barış’la konuşma ihtiyacını duydum ben de bu duruma artık dayanamıyordum dostum her geçen gün kendi içine kapanmasına katlanamadım o gece Barış’ın yanına oturduğumda aslında Barış’la konuşmak için hazır değildim lakin Barış sürekli durmadan tanrının yüceliğini, adeleti , sevgisi ve kudretinden bahsediyordu ne olduğunu bile anlamadan bu konuşmayı yaptım konuşmam bittiğinde, düşünceleriyle ve alacağı kararla baş başa bırakmak istedim, geri kalan kendi alacağı karardı. Barış elinden geldiği kadar insanlara yardım eder, hangi din kuruluşu para topladığında düşünmeden, nereye gideceğini nasıl kullanılcağını sormazdı, kendi ihtiyacı olduğunda hiç bir din kurumu yoktu ?
Arda:
- Evet, bizden de istedi, biz ise dua edeceğimizi söyledik, Barış’ın çaresizliğiyle baş başa bıraktık.
Arda gözyaşlarına boğulur , utanır pişmanlığından söyliyecek hiç bir sözü kalmamıştır üzüntülü bir şekilde:
- Artık benimde ayrılma zamanım geldi sohbetinizden çok keyif aldım sizler için de tanrıya dua edeceğim.
Abdül:
Bizler için dua etme lütfen.
Arda:
Neden ?
Abdül:
- Dua ederek hiç bir yoksula yardım edemezsiniz, ekmek almak için para gerekir, yoksullara yardım edin, bu bizleri mutlu edecektir.

Arda üzgün bir şekilde herkesle vedalaşarak oradan ayrılır.
Sabah olduğunda Barış, Abdül ve Ramadan uynanır, Barış huzursuz ve mutsuzdur endişeli bir haldedir.
Ramadan:
- Evini mi beğenmedin, yoksa seni kırdık mı gece.
Barış:
- Hayır sizler benim dostumsunuz, hayallerimin ötesinde bir ev, ben bunları gerçekleştiremezdim, soğuk havalarda endişem olmadan evim var demek çok güzel sizlere teşekkür ederim. On beş yılımı yok eden tanrı masalını neden, nasıl oluştuğunu öğrenmek ve anlamak istiyorum, bu içimi kemiren bir hastalık gibi beni rahatsız ediyor, köylülerin borcunu ise nasıl ödeyeceğimi bilmemek çok daha acı.
Abdül ve Ramadan duygulanır.
Ramadan:
- Kaptan bir arkadaşım var, sana yardımcı olmasını istemiştim iki, üç güne kalmadan denizlerdesin, parası da çok fazla, tek şartımız var, hayır demeyeceksin bunu kabul etmeyiz.
Barış:
- Tamam dostlarım sizi kırmam.
Ramadan:
- Köylülerin borcunu biz ödedik, sen rahatca çalış, kaptanla bize gönderirsin.

Barış’ın gözleri dolar, Ramadan Abdül’ü alarak evden çıkarlar, dışarı çıktığında derin bir nefes alırlar.
Ramadan:
- Yanlış mı yaptık sence.
Abdül:
- Hayır bence daha iyi, hem kaptan senin çok yakın arkadaşın elinden gelenin en iyisini yapar, yardımcı olur güzel para da kazanır.

Ramadan ve Abdül, Barış yayladan gelmeden, köylülere söz verdiği paraları ödemişlerdir. Barış’ın kötü bir olayla karşılaşmaması için, dostlarının insanlara olan sevgisinin azalmasını istemezler.

Diğer sayfalar:
◄ [13] , [15] ►
« ÖNCEKİ YAYIN
SONRAKİ YAYIN »