[HZ] MUSA'YI NEDEN BOYNUZLU TASVİR ETTİLER ?
Belki bazılarınız Musa'nın boynuzlu heykelini görmüşsünüzdür. Latin İncili
Vulgata'ya göre Musa, Sina Dağı'nın tepesinde Tanrı'dan 10 emri aldıktan sonra
İsraillilere 'keren' yani 'boynuzlar' eşliğinde geri döner. Teistler açısından
bu şaşırtıcı, hatta rahatsız edici göründüğünden İbranice İncil'in hemen hemen
tüm modern çevirileri "boynuzlar" kelimesini hariç tutar ve ilgili satırı
"Musa'nın yüzünün parladığını izah ediyor" şeklinde açıklar.
Peki tüm bu çağrışımlara rağmen neden boynuzlarla gösterilmiştir? Bunun nedeni
pek çok kişinin ileri sürdüğü gibi yanlış yapılan bir çeviri midir, yoksa
Michelangelo'nun "Musa" heykelinde tasvir ettiği gibi Musa'nın boynuzları mı
vardı?
TEORİLER - İHTİMALLER
Orta Çağ'dan önce İbranice İncil'in ve diğer dini metinlerin yanlış
tercümeleri bugün hala mevcut olan Yahudi klişelerine neden oldu. Bazıları
masum hatalar yaparken, bazıları sırf İsa'nın Mesih olarak gelişi konusunda
“kanıt” yaratmak için İbranice İncil'in dilini değiştirmeye yönelik Hristiyan
çabalarının kasıtlı bir parçasıydı. Orta Çağ'da çok az Hristiyan İbranice
bildiğinden çevirideki herhangi bir değişiklik fark edilmemiş ve tercüme
edilen versiyonlar Tanrı'nın sözü olarak kabul edilmişti.
Yakın anlamlara sahip kelimelerin oluşu hatalı çevirilere zemin
hazırlamıştır. Örneğin İbranicede “bakire” ve “genç kadın”ın anlamı
neredeyse aynıdır. Bu da birçok benzetmenin çevirilerinin bilim adamları
arasında tartışılmasına neden olmuştu. Hatta "baba", "erkek kardeş" ve "kız
kardeş" terimleri başlangıçta akrabalık bağları için değil de toplum
hiyerarşisini tanımlamak için kullanılıyordu. Bu nedenle deneyimli ve bilgili
bir çevirmen bile metinleri kolaylıkla yanlış yorumlayabilir.
Boynuzlu Musa fikri, MS 4. yüzyılın sonlarında Hieronymus tarafından
yazılmış olan ve 1979'a kadar Katolik Kilisesi'nin resmi Latince İncil'i
olmaya devam eden ve İbranice İncil'in Latince bir çevirisi olan Vulgata
İncil'i ile Hristiyan alemine giriş yapar. [8]
Hieronymus'un** İbranice İncil'i Latince'ye çevirirken "yüceltilmiş" veya
"ışık huzmeleri" anlamına gelen alternatif yorumlarını bilmesine rağmen
İbranice "kāran pnei Moshe" ifadesini "Musa'nın yüzünün etrafındaki boynuzlar"
olarak tercüme etmişti. Yani "ışıldayan", "ışık saçan" anlamına gelen "karan
(קָרַן)" terimini "boynuz" anlamına gelen "keren (קֶרֶן)" olarak ele alınca
Latince yazılmış olan Vulgata'da “quod cornuta esset facies sua,” yani
"çünkü O'nun (Musa'nın) suratı boynuzluydu" ifadesi ortaya çıkmıştı.
Bu gerçekten onun bir yanlış yorumu mu yoksa Eski Ahit'in lideri olan Musa'yı
şeytanlaştırmanın bir yolu mu olduğu tartışmalıdır. Çünkü dönem
Hristiyanlardan bir kısmının bakış açısıyla Musa Yahudilerin "modası geçmiş"
dininin bir simgesiydi.
Hieronymus'un bunu kasıtlı yaptığını akla getiren bir diğer durum, onun
Yahudiler hakkındaki düşünceleridir. Yahudilerin "vicdanlarını “Mesih'in
kanıyla lekelenmiş” ve İsa'nın Mesih olduğunu reddeden küstahlar" olduğunu
söylemiştir.
Bazılarına göre ortada bir karışıklık yoktur ve güneş ışınları boynuz şeklinde
düşünülmüştür. Örneğin Roma'da, Colonna dell’Immacolata'daki ve
Litvanya'daki Vilnius Katedralindeki Musa heykellerinin başındaki boynuzlar
ışık huzmeleri şeklinde detaylandırılmıştır.
Kasıtlı ya da kasıtsız, doğru ya da yanlış yapılan bu çeviri sonucu Musa 10
emiri aldıktan sonra dağdan aşağı kafasındaki iki boynuz ile inmiş biri haline
gelmiştir.
Latin Hristiyanlığında yaygın olan ikonografik geleneği takip eden heykelin
başında iki boynuz vardır [1][3][5][6][7]. Ortaçağ Hristiyan sanatında Musa
hem boynuzlu hem de boynuzsuz olarak tasvir edilmiştir. Boynuzlu tasvir ilk
olarak 11. yüzyıl İngiltere'sinde bulunmuştur. Mellinkoff, Musa'nın
boynuzlarının kökeninin hiçbir şekilde Şeytan'la ilişkili olmamasına rağmen,
boynuzların erken dönemde Yahudi karşıtı duyguların gelişimi ile olumsuz bir
çağrışım geliştirmiş olabileceğini öne sürmüştür [1].
Musa heykelindeki "ilahi gücün" göstergesi olan iki boynuz onu "Zülkarneyn
Musa" yapar.
"İki boynuzlu" anlamına gelen Zülkarneyn, Kehf suresinin 83-101. ayetlerinde
Allah'ın yetkisiyle insanlar ile kaosu temsil eden Ye'cüc - Me'cüc arasına
duvar ören bir figür olarak öne çıkar. İslam eskatolojisine* göre Yecüc ve
Mecüc hapsedildiği duvarın arkasından salıverildikten sonra Allah tarafından
bir gecede yok edilir ve bu yaşananlar kıyamet gününün habercisi olur.
Zülkarneyn bazı bilginler tarafından Büyük İskender olarak tanımlanır, bunun
nedeni olarak benzer maceralara sahip olmaları öne sürülür.
Siefker'a göre "iki boynuz" M.Ö. 4.binyıldan itibaren Mısır tanrılarının
simgesi olmuştur. Bu boynuzlu tanrı geleneği Yahudilikte de korunmuş ve bunun
sonucu olarak Musa boynuzlu olarak gösterilmiştir. [2] Çünkü Yahudiler Mısır
tanrılarının boynuzlarından haberdarlardı ve esaretten kurtulur kurtulmaz
peygamberlerinin tanrısal olduğunu düşünmüşlerdi. Boynuzlar da tanrısallığın
işaretiydi. Hatta Musa'nın iki boynuzla tasvir edildiğinin ve Orta Çağ'da
insanların bu boynuzlu Musa'ya inandıklarına dair oldukça fazla kaynak vardır.
[2]
Eski Mısır'dan günümüze ulaşan Zülkarneyn olgusu aynı aileden iki dil olan
Arapça ve İbranice'de ifade edilmektedir. Bu yüzden Michelangelo da dahil
olmak üzere Avrupalıların bakış açısından Rönesans dönemine kadar Musa'nın
parıldayan bir yüz ya da ışık huzmeleri ile birlikte tasvir edilmesinin yerine
iki boynuz ile görselleştirilmiş olması olağan bir durumdur. Önemli olan nokta
bu boynuzlu Musa heykelinin Rab'bin gücünün ve Musa'nın peygamberliğinin
sembolü olarak kabul edilmiş olmasıdır.
Konuya dair yayınlanan bir çalışma Michelangelo'nun heykelindeki boynuzların
görülmemesi gerektiğini, onları boynuz olarak yorumlamanın yanlış olduğu
görüşünü ortaya koymuştur. [3]
Fakat meşhur boynuzlu Musa heykelinde gözden kaçırılmaması gereken önemli
detaylar vardır; ki bunlar "olağanüstü bedensel güç" ve "yücelik"
simgeleridir. Bu ikisinin birleşimi gücün mükemmelliğini işaret eder. Bedensel
güç, bedenin büyüklüğünde ve iri kaslarda gizlidir. Çift boynuz ve sakaldaki
işaret parmağına ek olarak sahip olduğu kalın ve uzun sakallar onun
tanrısallığın, yüceliğinin simgesidir. [4]
Dinler, doğası gereği geleneğe dayanır ve değişmeden önce yüzlerce yıl büyük
ölçüde durağan kalır. Hieronymus ve bizim zamanımızda boynuzların kötülüğü,
şeytanı simgelediği yaygın bir görüş olsa da Hieronymus zamanındaki
inanış bu kadar net değildi. Hieronymus'un tercüme ettiği Eski Ahit, Şeytan'ın
bir tanımını içermediği gibi kötülükle açıkça bağlantılı olan tek hayvan
yılandı. Boynuzların şeytanlaştırılması daha sonraları Hristiyanlığın
yayılması ve Pagan dinleriyle çatışmaya girilmesiyle ortaya çıkmıştı. Çünkü
paganların tanrılarının çoğu boynuzluydu. Bu boynuzlar bedensel ve cinsel
gücü, bereketi, gökselliği, büyülü güçleri ve tanrısallığı işaret ediyordu.
Tarih boyunca var olmuş eski inanışlarda düzinelerce boynuzlu tanrıya ibadet
edilmişti.
Hıristiyanlık bazen bu varlıkları meleklerin ve iblislerin temsillerinde
birleştirmiş bazen ise bu dinlerin geleneklerini kendi amaçları
doğrultusunda benimsemişti. Çünkü genellikle bir din diğerinin temelleri
üzerine inşa edilir. Tıpkı Yeni Ahit Eski Ahit'i takip etmesi gibi.
Yani "boynuzlar" ifadesi İncil'de yer aldığında "boynuz" herhangi olumsuz
çağrışım içermiyordu. Dolayısıyla yazarlar İncil'de boynuzlar yazarken çeviri
hatası falan yapmayarak gerçekten de boynuzları kastetmiş olabilirler.
İsrailoğullarının gücün sembolü olarak bildikleri boynuzlar onlar için yabancı
değildi. Muhtemelen Musa ve Tanrılarını daha önce var olmuş olan eski
tanrıların temelleri üzerine inşa etmişlerdi.
Zaten birçok Yahudi tarafından yapılmış çok sayıda teolojik ve edebi eser de
Musa'yı boynuzlu olarak tasvir etmiştir. Birçok insan için bu durum Musa'nın
gerçekten de boynuzlu olduğunun başka bir kanıtıdır.
İbranice metnin yorumunun ilk olarak İngiltere'de ortaya çıktığını
belirtmiştim. Ortaya çıktığı bu eser 11. Yüzyıl İngiltere'sinde yazılmış olan
"Aelfric Yorumu'dur".*** Bu belge Tevrat'ın ve Yeşu Kitabı'nın resimli bir
yerel baskısı olarak kullanılmıştı ve bu kitap Musa'yı o bölgeye aşina olunan
Viking miğferlerinden farklı olmayan boynuzlu bir başlık takmış olarak tasvir
etmişti. [1]
Bu şekilde Musa'yı boynuzlu başlıklarla tasvir etme modeli İngilizce ve
Fransızca el yazmalarında 12. ve 13. yüzyıllar boyunca devam etti. Musa'nın
boynuzları ilk kez 1200'de gerçek boynuzlar olarak tasvir edilmişti. Uygulama
popülerlik kazanınca Michelangelo'nun Musa heykelinde olduğu gibi birçok
heykelde Musa'nın başında boynuzlar yer almıştı. Fransa'nın Dijon şehrindeki
Musa Kuyusu adlı sanat eserinde de başında 2 adet boynuz yer alır.
Hieronymus'un İbranice İncil'i kasıtlı şekilde yanlış çevirdiği iddiasına
benzer şekilde Michelangelo'nun da Musa'yı kasıtlı olarak boynuzlu tasvir
ettiği, çünkü onun dönemindeki Hristiyan sanatında boynuzların özellikle
şeytan ve iblisleri çizerken kullanıldığına dikkat çekilmektedir. Çünkü
Hristiyanlıkta boynuzlar kötülükle ilişkilendirilmiştir. Bunun en net
örnekleri Vahiy Kitabı Bölüm 13'de Deccal'in gelişini anlatırken
bahsettiği yaratık ve hayvanların boynuzlarına vurgu yapıyor
olunmasıdır. Bazıları bunların gücü simgelemek için yazılmış olduğunu
iddia etse de boynuzların Hristiyan geleneğinde kötülükle ilişkilendirildiği
net bilinen bir gerçektir. Musa'nın boynuzlarla tasvir edilmesi Hristiyanların
Yahudiler hakkında yürüttüğü karalama kampanyalarına katkı sağlamıştı.
Yahudiler için "onlar şeytana bağlıdır" diyor, hatta onları boynuzlu şeytanlar
olarak tasvir ederek doğrudan kötülükle ilişkilendiriyorlardı. Fakat detaylıca
ele alacağım bu olaylar başka bir araştırma makalemin konusu.
Tabi Michelangelo'nun çeviri hatası nedeniyle değil de Tanrı'nın ihtişamını,
gücünü, tanrısallığını yansıtmak için Musa'yı boynuzlu tasvir etmiş
olabileceği de bir başka ihtimaldir.
Fakat çeviri ister yanlış olsun ister doğru, aslında iki şekilde de ortada
boynuz gerçeği var. Çünkü ışık huzmeleri şeklindeki betimlemelerde de bu ışık
huzmelerinin Musa'nın başında tıpkı bir çift boynuz gibi yer aldığı görünür.
Halbuki istense ışık huzmeleri karışıklık yaratmayacak ve boynuzla
benzeşmeyecek bir biçimde tasvir edilebilirdi.
DİPNOTLAR
* Eskatoloji dünyanın sonunu, hayatın bitişini konu edinen kıyamet
efsaneleridir.
** Latince adı Eusebius Sophronius Hieronymus, diğer bilinen adı Aziz
Jerome'dur.
*** Aelfric Paraphrase